Download Free Audio of Acı Patlıcani Kırağı Çalmaz Yaz tatilinde b... - Woord

Read Aloud the Text Content

This audio was created by Woord's Text to Speech service by content creators from all around the world.


Text Content or SSML code:

Acı Patlıcani Kırağı Çalmaz Yaz tatilinde babaannem iki aylığına bizim yanımıza geldi. Babaannem Denizli’nin Sarayköy ilçesinde yaşıyor. Eskiden yaz tatillerinde yanına gider kalırdık. Bize saç börekleri, katmerler, keşkekler yapardı. Dokuma tezgâhı vardı evde. Kardeşimle beni de oturturdu başına. Tıkır tıkır tıkır tıkır... Çarşaflar, örtüler dokurdu. Şimdi bize geliyor sık sık. Özellikle de okullar tatil olunca annem hemen çağırıyor. “Anne sen de yalnızsın, gelip bizimkilerle kalsan...” diye. O da kırmayıp geliyor; “Uuuu... her yerim tutuldu otobüste oturmaktan... ne kadar uzak bu yollar bööle! Ne vardı Ankaralarda yaşayacak?” diye uflayarak gelir her seferinde. Eli kolu dolu; tereyağ, çökelek, ceviz... Babaannemin anıları çok renklidir. Anlamadığı şey de yoktur. Arıcılık, hayvancılık, dokumacılık, pazarcılık. “Anne maşallahın var, bu yaşta halen koşturuyorsun,” der annem. Babaannem kızar: “Ne varmış yaşımda bakayım, gençleri çıkarırım cebimden alimallah!” Babamın bir de kardeşi var, Rıfat amcam. Beş senedir Amerika’da yaşıyor. Üniversiteden sonra gitmiş, arada tatillerde geliyor. İnternet bağlantısı sayesinde bir yıldır konuşuyoruz. Geçen ay kamera taktığımızdan beri artık görüşüyoruz da. Geçen sabah babaanneme sürpriz yapalım dedik: “Babaanne gel gel. Rıfat amcamla konuşuyoruz.” “Rıfat amcan Amerika’da oğlum, kafayı mi yedin.” “Gel sen gel. Bak kamera bağlantısı da kuruldu, sana süpriz yaptık.” Babaannem bir baktı ekrana, Rıfat amcam gülümsüyor. Başladı bağırmaya: “Abooovv!.. Ulen Rıfat bu. De gidi de... Bak bide ellerini sallıyor. Rıfaaatt!” ‘Mikrofon bozuk babaanne, sesini duyamayız. Yazışalım. Bak bu tuşlara basıp yazışacağız.” “Biliyom canım, sen de beni iyice cahil ettin. Çekil oradan, öte yana git de azıcık ben de yazayım.” Babaanne sen nerden biliyorsun bunu yaa?” “Noterde bu, bankada bu, belediyede bu... Bunun olmadığı yer mi var leyn. Alt kattaki Fitnat’ın kızı da aldı. Bir kere gösterttiydi nasıl yazılıyor diye. Bu tuşlara basıyorsun. " Çekildim, babaannem oturdu klavyenin başına. Bu harfleri niye karışık koymuşlar böyle?” Karışık değil, aslında alışırsın.” Hem söyleniyor hem de yazmaya çabalıyordu. “Babaanne, kelimelerin aralarına boşluk koy, bak böyle.” “Nerde bu gavurun u harfi leen?” “İşte şurada babaanne.” “Hah!” ‘Rıftım nediyon ooolum’ “Buraya soru koymak gerek.” “Boş ver babaanne, anladı amcam.” Amcam hemen yazdı cevabı: “İyiyim anacım. Seni gördüm daha iyi oldum, canım benim.” ‘Ne kadar çabuk yazıyorsun leyn Amerika’da “Nerde bu y harfi...” “İşte babaanne. İstersen ben yazayım.” “Yok olmaz anlar Rıfat amcan. Bozulur, alınır. Hem sen karışma ne diyecemi unutturdun. Hah, buldum!” ‘Ne kadar çabuk yazıyorsun leyn Amerika’da yazın iyileşmiş.’ “Babaanne bak Rıfat amcam gülüyor” “He, gülüyor köftehor. Hoşuna gidiyor. Biraz sonra Katherine yenge gözüktü ekranda. Babaannem, ‘Kız ketriiin, ne zaman olacaksın Nesrin diye yazdı. Rıfat amcamın gülen yüzü değişti birden, Katherine yengem de bozulup gitti. ‘Anne niye böyle yapıyorsun, kız bozuldu’ diye yazdı amcam. ‘Bozuluvesin gavur kızı. Seviyorum ben onu küsmesin haa...’ Rıfat amcam yine güldü. Biz de güldük. Hiç değişmeyeceksin anne’ yazdı amcam. Onu bunu bırak da ne zaman geliyorsunuz? 'Bu yaz iznimizi Danimarka’da geçireceğiz. Belki Kuzey Kutbuna da gideceğiz bir proje için’ ’Ne işiniz var oralarda... Bizim Pamu Her yer kar gıbı bembeyaz oldu, temizlendi. Gelin buralara. Halilgilin Zeynep, Ketrini soru duruyor, bi geldi bir daha görünmedi diyor.’ Amcam yine güldü başını salladı. Haklısın anacım da... Ben de Katherine de çok istiyoruz kutbu görmeyi. Küresel ısınma var biliyorsun, gittikçe bozuluyor oralar.’ Koca küreye sığamadık’ diye yazdı babaannem. ‘Koştura koştura, tepine tepine üzerinde artık kürenin canı çıktı. Olacağı buydu. Hepimiz güldük. ‘Doğru diyorsun anne. Doğa isyan ediyor biz insanların yaptıklarına. İyi ki çevre mühendisliği okumuşum. Bilinçlendirmeye çalışıyorum herkesi.’ ‘Domatesler bile şişiyor zamanından önce. Hormondan diyor Hocagilin Mehmet.’ ‘Doğru. Zamanından önce ürün alabilmek için hormon veriyorlar sebze meyveye. Kışın domates var artık pazarlarda.’ ‘Yaa, hiç sorma. Bi tane bile alıp yemem. Kışın domates mi olur, güneş görmeden? Geçen gün muhtar almış gelmiş bana, valla bir vurdum kafasına domatesin, içi bembeyaz çıktı. Gördün mü utanmaz herif, üçkağıtçı, dedim.’ ‘Annecim hiç değişmedin. Eskiden de muhtara yapmadığını bırakmazdın. Bir kere sopayla kovalamıştın, hatırlıyorum.’ “Eee, gene vuruyorum. Üçkağıt yapıyor.” ‘Bizim tarlanın domatesleri tüttü şimdi burnumda. Üstüne de zeytinyağı gezdirdin mi azcık oooh!..’ ‘Oolum bırak şu kutup işini de gel memlekete. Neydi onun adı orada yaşıyorlar? ‘Eskimo’ ‘Hah. Eskimola seni besleyemez kurur gidersiniz oralarda.’ ‘Olmaz annecim. Hem Katherine de yavru fokları kurtarma derneğinde.” ‘Gördüm onları gördüm. Bebeler, ağlayıp duruyorlar. Belgeselde gördüm. Gidin de kurtarın yavrum. Sonra gelin artık. Hadi ben yemeği koyacağım ocağa, gene konuşuruz. Sakın bir yere gideyim deme’ Babaannem yemeği hazırlamaya gitti. Ben amcamla yazışmaya devam ettim: ‘Amca, küresel ısınma nasıl duracak?’ ‘Biraz zor Ardacım. İş öyle bir boyuta geldi ki geri dönüş zor gözüküyor ama imkânsız değil. Her şey bizlerin elindi'. Bizler doğaya saygılı olmayı, doğal kaynaklarımızı ölçülü kullanmayı öğrenmek zorundayız. Artan dünya nüfusu, zaten kıt olan kaynakları bir de hesapsızca kullanınca olan uluyor. Toprak, su ve hava, yaşamı sürdürebilmek için gerekli üç temel şey biliyorsun. Bunların kirlenmesi bu hızla devam edecek olursa sorunlar çözülemez.’ Babaannem yine geldi. Yazılanlara baktı. Bizim hüzünlendiğimizi görmüştü. Korkutma leyn çocukları,” diye söylendi. “14 milyar diyorlar dünyanın yaşını. Acı patlıcana kırağı mı çalar. Bir şeycik olmaz. Hadi bakayım kapatın artık amcanızın işleri var. " O yazın sonunda babaannem Amerika’ya gitti. Şimdi çevreci bir dernekte gönüllü çalışıyor.